İzmir'de yaşanan olayda babasına karşı verdiği hukuk mücadelesini kazanan adam, babasının vefatı üzerine büyük bir şok yaşadı. Varlıklı bir adamın oğlu olduğu için kalan mirasla zengin olacağını düşünürken kapısına gelen milyonluk haciz yeni bir hukuk mücadelesinin başlamasına neden oldu. 

Onlarca yıl süren ve yılan hikayesine dönen olay 1964 yılında yaşandı. O tarihte sadece 17 yaşında M. S. isimli bir genç kız, bölgenin varlıklı tüccarlarından biriyle gönül ilişkisi yaşadı. Yaşanan bu ilişkiden bir çocuk dünyaya geldi. O dönem evlenme vaadiyle kandırıldığını iddia eden genç kız mahkemenin yolunu tutsa da ilişkinin üzerinden 6 aylık yasal süreden daha fazla zaman geçtiği için davası kabul edilmedi.

Mahkeme tarafından davası kabul edilmeyen karnı burnundaki genç kız, çaresizce tek başına çocuğu dünyaya getirdi ve kendi nüfusu üzerine kaydettirdi. Doğumun üzerinden 1 yıla yakın vakit geçtikten sonra baba ismi nüfusta resmen belli olmayan çocuğunu üzerine alması için ilişkiye girdiği varlıklı tüccara 1965 yılında dava açan M. S. isimli genç kız, 150 lira da nafaka talep etti.

Mahkeme evlilik dışı ilişkiden dünyaya gelen bebek ile baba olduğu iddia edilen tüccar arasında babalık ilişkisini araştırmaya başladı. Söz konusu tarihlerde DNA testi yapılmasının imkanı olmadığından, her iki taraftan da kan örnekleri alındı ve adli tıp kurumunda incelendi. Kurumun inceleme neticesinde çıkardığı rapora göre, bebek ve tüccar arasında baba-oğul ilişkisi olabileceğine dair görüş bildirildi. Ancak mahkeme, bu rapor dışında herhangi bir kanıt, şahit ve yeterli delil bulunmadığından babalık davasını reddetti. 

Davanın temyizi için yargıtaya gidip hukuk mücadelesine devam eden M. S. oğlunun babasız büyümemesi için elinden geleni yapsa da yargıtay mahkeminin kararını onadı ve bebek babasız kaldı. 

Aradan uzunca yıllar geçti. Söz konusu evlilik dışı ilişkiden doğan bebek büyüdü, evlendi ve iş sahibi oldu. Ancak bu ilişkiden dünyaya gelen Y. S. yıllarca annesinin üzüntüsüne de şahit oldu. Y. S. yıllar sonra babası olduğu iddia edilen kişiyi buldu ve görüşmeye başladı. Babası Y. S.'yi kabullendi. Y. S. ise bundan cesaret alarak babasının nüfusuna geçmek için annesinin başaramadığı hukuk mücadelesine yeniden başladı. 

Birçok avukattan yardım isteyen Y. S. kararın Yargıtay tarafından onanması dolayısıyla yapılacak bir şey kalmadığı cevabını aldı. Son olarak işinin ehli bir avukat bulan Y. S. dosyada bulunan bir açık nedeniyle davasını açtı. Dava sırasında baba-oğul iddia edilen kişilerden alınan DNA örnekleri incelendi ve ikilinin baba oğul ilişkileri resmen doğrulandı. Yıllarca süren ve yılan hikayesine dönen hukuk mücadelesi Y. S.'nin babasının yasal varisi olmasıyla sonuçlandı. 

Babasının eski bir tüccar ve çiftçi olduğunu bilen ve dolayısıyla varlıklı bir insan olduğundan haberdar olan Y. S., dava sürecinde babası vefat ettiğinden mirastan faydalanmayı beklerken büyük bir şokla karşılaştı. Bir gün kapısı çalınan Y. S. kendisine ibraz edilen 1,6 milyon liralık borcu görünce başından kaynar sular boşaldı. Olayı araştıran Y. S. babasının diğer çocuklarının şirketi vasıtasıyla kredi çektiğini ve bu krediden dolayı yasal varis olduğu için borcun kendisine rücu ettiğini öğrendi.

Sebze ve meyvede yüzde 25 indirim başladı Sebze ve meyvede yüzde 25 indirim başladı

Ayrıca babanın ölümünden sonra 2006 ve 2016 yıllarında yazılmış iki ayrı vasiyetname ortaya çıktı. Bu vasiyetnamelerde Y. S. babasının mirasından mahrum bırakılmıştı. Yani hem babasının mirasından yararlanamayan Y. S. hem de yasal mirasçı olmasından ötürü 1.6 milyon lira borçla karşı karşıya kaldı. Yıllarca hukuk mücadelesi veren Y. S. şimdi vasietlerin iptali için yeni bir mücadeleye başladı. Bu süreçte babasına ait olan 12 arazinin satıldığını öğrenen adam, kalan malların satılmasını önlemek için tedbir kararı çıkardı.